27 Kasım 2014 Perşembe

Yabancı Dizi Çılgınlığı

İnternete bağlı, kitaplarla azıcık mesafeli bir gençlik var. Ben de onlardan biriyim ve inanın hiç de şikayetçi değilim halimden. Ne ülkemin her saniye değişebilen gündeminden uzak kalıyorum ne de popüler kültür öğelerinden. Twitter sağolsun yetişebiliyoruz hepsine. Bu arada dünya gündemine de bakmak, takip etmek gerekiyor. Tabi yerel haberlere kadar inmekten bahsetmiyorum, tüm dünyayı ilgilendiren haberleri az da olsa bilmek lazım, dünyadan bihaber olmamak adına. Haberler dışında diğer ülkelerin özellikle de her an yanıbaşımızdaymışçasına davranan Amerikan hayatının nasıl olduğunu, oradaki insanların akşam eve gittiklerinde haberlerden sonra aynı bizim yaptığımız gibi dizi izleyip izlemedikleri de yardımcı olabilir bu konuda. Biliyorsunuz ki özellikle Amerika'da diziler sektör haline geldi ve müthiş bir şekilde algı oluşturuyor izleyenlerde. Internet sayesinde farklı ülkelerde de izlenme oranları oldukça yüksek. Türk televizyonlarına çıkıp 'bizi 70  milyon izliyor' diyenlere karşılık malum dizilerin oyuncuları da 'bizi 4-5 milyar insan izliyor' dese yanlış olmaz hatta az bile söylemiş olabilirler bence. 

O kadar fazla çeşit ve o kadar fazla sayıda dizi var ki hangisini izleyeceğimize karar vermek bir noktada zorlaşabiliyor. Hem herkesin izlediği dizileri izlemek istiyorsunuz hem de şöyle diğerlerinden farklı kendi zevkinize göre bir şeyler bulmak. Tabi bu noktada o dizilerin konularını ve oyuncularını bilmek hatta en azından bir bölümünü izlemek gerekiyor. Neyse ki bu konuda şanslıyız çünkü diziler Türk dizileri kadar uzun sürmüyor. Belki de bu yüzden olay örgüsü saçmalık boyutlarına ulaşmadan bir diğer sezonu bekleme safhasına geçiş yapabiliyorsunuz. 

Bir diziye karar verip izlemeye başlıyorsunuz arada çakışanlar olabiliyor ama sıkıntı değil zaten iki bölüm arka arkaya izleseniz bir Türk dizisinden kısa oluyor yine. Çoğu dizi için bu böyle 40-50 dakika arası değişmekte. Yabancı dizi izlemenin tek kötü yanı sezonda çok az bölüm veriyor olması. Hadi bazıları için çok az olmasın da az yine. Dizinin bir sonraki sezonu başlasın diye beklemeler başlıyor. Hele bazen öyle bi yerde bitiyor ki kafadaki soru işaretleri bitmiyor. Oyuncuların sosyal hesaplarını ve bazı uygulamaları takip edip yeni sezon tarihini öğrenmeye çalışıyorsunuz. Aylaaar sonra mutlu sona ulaşıyorsunuz, dizinin yeni sezonu başlıyor. Keyifli günler kapıda !!

Suits : 29 Ocak 4.sezon devamı
Sherlock Yılbaşı özel bölümüyle aramızda 
Game of thrones için 5 Nisan denildi 
House of cards : 14 Şubat 

bi saatinizi ayırın ve bir bölüm patlatın tam zamanı 

22 Kasım 2014 Cumartesi

Vize haftası mini-post

Bir vize haftasına daha başlıyoruz. Neyse ki geçen hafta yolu yarıladım ve bu hafta bitiriyoruz. Gariptir her vize haftası bittiğinde mutluluğun ve rahatlık hislerinin yanı sıra biraz üzülüyorum da. Tam üzülmek değil de insan içi hafif bir burulur ya öyle işte. Bu his zamanı kontrol edemiyorum hissinden kaynaklanıyor aslında yoksa vizeleri bitti diye kim böyle garip duygular içinde olur ki ? 

Son zamanlarda vizelere girerken bir heyecan duymaya başladım. Bildiklerimi yazamayacakmışım gibi geliyor bazen. Ve yine gariptir ki o anlarda olabilecek ilk davamı düşünüyorum. Aklımdan geçen soru şu 'bir vizede bile böyle gereksiz bir heyecan yapıyorsam ilk davamda ambulans dursun adliyenin önünde'. Duyduğun heyecanın saçmalığını bilmek de bir o kadar garip ve saçma. Ama yine de oluyor iste engel olamıyorum. Aslında yazacak bi şeylerin hafızanda yerinin olması bir yandan güzel. Ya hiç bir şey bilmeden girsen sınava ? Kağıt sana, sen kağıda bakar durursun artık. 

Hazır yazı yazıyorken uzun aradan sonra konuyla ilgili bir rahatsızlığımı dile getirmek istiyorum. Sınavda 'ne kadar kaldı' diye sormak nedir ? Hayır yani ilkokulda mıyız arkadaşım ? Ne diye soruyorsun ? Hayır bi de şu var hocanın verdiği cevabı duymayan ya da yanlış anladığını sanıp emin olmak da adına tekrar soran arkadaşlar var onları ayrı bir saçma buluyorum. Hoca söyledi işte ne kadarını duyduysan artık. Zaman bu kadar önemliyse alırsın bir saat, takarsın koluna öyle girersin sınavına. Dikkat dağıtmaktan öteye gitmeyen bir hareket kesinlikle. Hem sorana zararı var, hem de etraftakilere. Bu yazıyı okuyacak bir kişi varsa bile şu saçma hareketi yapmasın hatta yapanları uyarsın. Artık ilkokul psikolojisinden kurtaralım şu arkadaşları.