17 Nisan 2014 Perşembe

Huzura Kavuşmak İstiyorsanız..

En huzur bulduğunuz yer neresi ? Sizi bilmiyorum ama kendi cevabımı vereyim hemen 'kitapçılar' ! Yaz kış demeden hatta sınav senesinde bile saatlerimi geçirdiğim yerler buralar.Bi yerde birini bekliyorsam etrafıma bakarım kitapçı var mı diye ? Varsa başka yere gitmeden doğrudan oraya giderim.Sonra bakarım ki beklediğim kişi aramış duymamışım bile.

Yukarıda söylediklerim size garip gelebilir biraz.Ancak kitap okumayı seviyorsanız,bazı kitapları okumadan o kitap hakkında az da olsa bilgi sahibi olmak istiyorsanız ve hatta sınava hazırlanan bir eşit ağırlık öğrencisiyseniz sizin için ideal.Tabi burada not düşmek gerekiyor o da şu gideceğiniz kitapçı içinde mümkün olduğu ölçede çok kitap barındıran ve sürekli kendini yenileyen bir yer olmalı.Aksi takdirde kısa aralıklarla giderseniz bir fark göremez ve tatmin olamazsınız.

Kitaplardan söz etmişken neden sahaflara değinmediğimi soracak olursanız sebebi açık sahaflar içinde daha çok eski kitapları ya da birtakım dergi vs. koleksiyonları bulunan yerler.Elbette son çıkan kitapların bulunduğu sahaflar da var ancak o küçük dükkanların içinde ben pek huzur bulamıyorum.Az bir çoğunluk ilgi gösteriyor aslında ama üç kişi girdiğinde o tarz dükkanlara sığma ihtimali olamıyor bazen.

Yazının mesajına gelirsek,kitapçılara gidin orada çalan müzikleri dinleyin ve huzura kavuşun.Tavsiye olarak da Beşiktaş'ta kabalcı,Kadıköy'de de akmarın sokağındaki nezih'i önerebilirim.Kadıköydeki kabalcı küçük olduğu için sizi pek tatmin etmeyecektir diye tahmin ediyorum.Zira beni tatmin etmedi.son olarak diyorum ki canınız mı sıkıldı,daraldınız mı kitapçılara gidin kısa süreli de olsa güzel bir dünyaya yelken açacaksınız :))

12 Nisan 2014 Cumartesi

Cevapsız Sorular

Bir ülke düşünün başbakanı ülkedeki en yetkili mahkemenin kararına saygı duymadığını söylüyor.Adalet Bakanı adeta aba altından sopa gösterircesine verilen kararların o mahkemeye zarar vereceğini söylüyor.Ve yine hukuktaki en üst normun yani anayasamıza aykırı olan bölümleri olduğunu farketmeyen ya da farkedip bi şekilde yuttururuz 'milli irade'mize diye düşünen bir hükümet ve bi kararı onaylayan bir cumhurbaşkanı düşünün.Bu saydıklarımı başka bi ülkede anlatsanız size gülerler hatta bi daha ciddiye alınmayacak duruma düşersiniz.Belki bir kaç sene öncesine kadar bize sorsalar 'bu kadarı da olmaz' derdik ama son günlerde görüyoruz ki bu kadarı da olurmuş hatta her geçen gün daha fazlasının olma ihtimali de varmış.

Siyasetten konuşmaktan gercekten ülkece çok sıkıldık bence ama o kadar hareketli bir gündemimiz var ki siyaset her dakikamızın içinde.Şu son Twitter yasaklanıyor,yasaklandı,Youtube yasaklandı vs. derken anayasa mahkemesinin kararlarıyla birlikte yine ülkece gerildik,patlamaya hazır bomba gibiyiz.

Önce twitter'ın kökünü kazıyacağız dedi başbakan seçim öncesi 'yok artık,olmaz öyle şey' dedik hatta twitter kuşunun başını bağladık dalgasını geçtik ama anladık başbakan ciddiymiş,Twitter kapandı.Hemen dns ayarları değiştirildi Google dedik en güvenilir onu dns sağlayıcısı olarak kullanalım,sonra baktık o da engellendi.Bu sefer amerikasıydı,ingilteresiydi yok vpniydi her bir şeyi öğrendi bu halk.Kendi onayladığı yasa tasarısıyla yasaklanan Twitter'a giren bu yasağın koyulmasına zemin hazırlayan nurtopu gibi bir cumhurbaşkanımız bile oldu.Paralel yapının işleri olduğu söylenen ancak bu iddialardan -ses kayıtlarından söz ediyorum- aklanmak için seçimi bekleyen bir başbakanımız vardı.Çoğu insan dedi ki 'bi testle anlaşılır TÜBİTAK var sonuçta zan altında kalmaya değmez bu kadar' ama bilemedik tabi bu ses kayıtlarının algı yönetimi aracı olacağını.Gerçi ülkenin çoğunlukla dini öğeleri kullanarak gelen bir iktidarın aynı mahsun bakışla sandıktan yeniden zaferle çıkacağını anlayamadık.İnsanlar artık nasıl bir etki altındalarsa bir anne çocuğunu korur ya dışardan ne derlerse desin çocuğunun kabahatini görmez korur onu,aynı o şekilde halkımızın çoğunluğu korudu iktidarını.Paralel yapı diye bir şey var devletimizi ona yedirmeyiz dediler oy verdiler.Tabi burada algı yönetimini başarıyla gerçekleştirdi iktidar onu da belirtmek lazım saygı duyulacak bir durum.Seçim oldu her zamanki gibi elektrikler kesildi -tabi suç kedilerde trafoya girmişler - yakılan oy pusulaları ortaya çıktı ve yine en azından benim için temiz bir seçim olmadı.Bu yüzden de kimse sandıkta aklanmadı gözümde.Oylarının peşinde koşan insanlar,yasaklı olan twitterda paylaşılan sandık numaraları tutanakları ezberledik derken itirazlar olsa belli oldu sonuçlar henüz resmi olmasa da.İktidarın her itirazını kabul eden muhalefete üvey evlat muamelesi yapan bir ysk olduktan sonra bir beklentimiz kalmadı zaten.neyse sonlara gelelim artık iktidarın getirdiği bireysel başvuru yolu iktidara karşı kullanılınca ipler gerildi.Akp'nin kapatılmasına oyçokluğu ile karar veren Aym çok yaşa,Twitter kararının iptaline karar veren hsyk ve tib düzenlemesinin kısmi iptal karar veren Aym tü kaka oldu.

Şimdi sormak istiyorum anayasa mahkemesi neden birden kötü oldu ? Neden kararlarına saygı duymuyorsunuz ? Yargıyı bağımsız bırakın derken yargı size karşı karar verdiğinde hem de oybirliğiyle neden tahammül edemiyorsunuz o kararlara ? 

Tabi sizin 'milli irade'niz bu soruları sormaz.Sorsa bile sizi savunacak aklayacak bir şey bulur illa.Bu sorular da cevabını bulamadan kalır öyle.

Daha İyisi

Hayatından yüzde yüz memnun olan insan var mıdır ? İnsanoğlu nankördür derler herkes hayatında yeterince iyi olmadığını düşündüğü bi şey bulur.Ve hep daha iyisini hakkettiğini düşünür.Hep bir karşılaştırma yapar kafasında,kendi durumuna yakın birileriyle karşılaştırır ve hep onlardan eksik bir yanını bulur.Pollyanna bir kitap sonuçta gerçek hayattaki bir karakter değil.Hele günümüzde gerçek olması imkansız ötesi bir karakter.Peki neden böyleyiz ? Elimizdekilerle mutlu olmak bu kadar zor mu ?

Yukarıdaki soruya sen ne cevap verirsin diye soracak olursanız cevabım 'zor,gerçekten zor' olurdu.Zor çünkü insanlar olarak hep daha fazlasını istemeye programlanmışız.Düşünün aslında elinizde bir iphone 5 var ama 5s çıktığında özellikle yurtdışında kuyruklar oluşuyor,insanlar sabahlıyor yeni çıkan bu modeli almak için.Neden yapıyorlar bunu 'daha iyisi'ne sahip olmak için.Daha iyisi olabilecekken azla yetinmek özellikle bu devirde ahmaklık olacağı için.

Teknoloji için söylediğim bu durumu maalesef insani durumlarda da yaşıyoruz.Biriyle tanışıyoruz mesela,kafamızdaki kriterlere uygun biri belki ama daha ona şans vermeden daha iyisi karşımıza çıkar diye hayır deyip geçiyoruz.Daha güzel / yakışıklı deyip başkasına yöneliyoruz.Bu noktada bir soru giriyor devreye,o daha iyi olarak nitelendirdiğimiz kişide istediğimizi bulamadıktan sonra başa dönebilir miyiz ? Hiçbir şey yaşanmamış gibi yapabilir miyiz ? Yapabilen insanlar vardır elbet takdir ederim onları da ama zor geliyor bana.Her zaman daha iyisi vardır zamanla mükemmel dediğinizin bile daha iyisi çıkar zamanla.

Bu 'daha iyisi' meselesi sadece teknoloji ve ikili ilişkiler için geçerli değil tabi hayatınızda yaşayabileceğiniz her durum için mümkün.Azla yetinin demiyorum ama daha iyisi olacak diye de yırtınmanın anlamı yok bi yerde kabullenmek gerek.Kabullenip kendini gercekten hazır hissettiğin ana kadar beklemek...