Öncelikle ana karakterden bahsedelim biraz.Mesut Akarsu.Ailesi tarafından hiç sevilmediğini düşünmüş,abisi tarafından horlandığını belirtiyor.Üniversiteye gitme fırsatı olmamış,o askerdeyken ailesi bir trafik kazası geçiriyor ve hayatta tamamen yalnız kalıyor.Sırf sevgisizlikten kendisine ilgi gösteren kendinden yaşta büyük bir kadınla evleniyor.İstediği şey sadece hayatta yalnız olmadığını bilmek ve sevilmek.Hayatta hepimizin istediği şeyler aslında ama onun kadar yalnız kalmadık sanırım hiçbirimiz.Aynı zamanda aşkın peşinden giden bir adam bu Mesut.Bir kadının ayakkabısından ona aşık olabilmeyi hayal ediyor.Sesi,nefesi etkilemeye yetiyor onu.Yazar Ayşe Arman'la olan röportajında da şöyle ifade etmiş : cinsel cazibe diye bir şey var. O cazibeye sahip bir kadın, bir adama çok şey yaptırabilir. Alır götürür. Kimse de, “Gelmiyorum!”diyemez. Hele, “Ben evliyim, gelemem!” asla demez. Gidilir yani.Aşkın sadakat duygusundan da öte olduğu düşüncesi hakim bu sözlere.Size göre nasıl peki karşınızdaki insana sadakatinizi saygınızı bir tarafa bırakıp aşkınızın peşinden gidebilir misiniz?
Romanda bir yerde fantastik olarak nitelendirilebilecek bölümler geliyor okurun karşısına.'Fantastik mi o zaman pek tarzım değil' diyenler olabilir aranızda hemen bir ekleme yapayım fantastik ancak sizi yoracak gibi değil.Aslında kitap başlı başına saatlerce elinizde bırakamayacağınız türden.600 sayfa olmasına bakmayın yazarın dili akıcı olduğu için,zorlanmadan bitirebilirsiniz.
Aylardır piyasada olan bir kitap için geç kaldım ama olsun.Hala okumayanlarınız varsa aranızda yazıyı da dikkate alırsınız.
İyi Okumalar!!