Uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2014 Cuma

Ey Uyku Nerdesin ?!

Yazın tatil olmasıyla birlikte çoğu insanın yaşadığı bir sorun : uykusuzluk.Evet kışın erkenden yatayım yarın erken kalkacağım mantığında olan bizler,yazın bi türlü uyuyamıyoruz nedense.Yazın geç kalkıyor ondan,bunda düşünecek ne var diyeceksiniz belki ama durun size açıklayayım.

Kıştaki işin,okulun rutiniyle yazın tatil modundaki rutin aynı değil.Kışın sabahın tam anlamıyla köründe kalkan bizler,tüm gün işte / okulda yorularak kendimizi eve zor atıyoruz.Hele çalışmanız gerekiyorsa hala o zaman durumumuz içler acısı.Tüm gün yorulduğumuz yetmezmiş gibi bir de evde devam ediyoruz.Öğrencilikte günlük çalışma ya da ödev makale yazımı gibi nedenlerden zorunluluk olabilir ama eve iş getirmek zorunda olanlara ciddi üzülüyorum ben.Evde bi tane var bu durumu yaşatan -kendisi annem olur- bi yandan haline acımakla bi yandan da işini bitirse de annemle iki laf edelim diye beklemekle geçti çocukluğum.Bu arada sosyal mesajı da verelim mesleğiniz ne olursa olsun eğer çocuğunuza ayıracağınız yani onunla dolu dolu vakit geçirmekten bahsediyorum -büyüdüğünde artık anlar duruma geldiğinde karşına alıp konuşmak değil - çocuk yapmayınız.İleride pişmanlık duyarsınız tecrübe konuşuyor.Neyse efendim asıl konuya dönmek gerekirse evet ne diyorduk eve kendimizi zor atıyorduk.Eve getirilen işle biraz daha yorulanlar son olarak artık adım atmaya hali kalmamış,sabah işine / okuluna giderkenki enerjisinden eser kalmamış halde yatağa gidiyor.Ve işte halk arasında yastığa beş kala denilen durum bu sıra yaşanıyor.Zaten bu da normal olan.Tüm gün yorulmuşum zaten uykum geldiğinde yatmayıp da ne yapıcam ?! Yarın zaten yine okul var ! 

Yazın durum değişiyor.Tatile girince diyebiliriz çalışanlar için.Tatilde haliyle normalde kalkılan saatten iki üç saat geç kalkılıyor,hatta bazılarımız abartıp akşamüstü uyanıyor.Adeta sene boyunca sabah erken kalkmaların acısını çıkartıyor.Tabi ben demiyorum yine sabah yedi sekiz deyince düşün sokaklara.Yatacaksınız en doğal hakkınız da akşamüstü kalkınca günün bir anlamı kalmıyor bana göre.Konuya dönüş yeniden , sabahları iki üç saat geç kalkınca gece yatma saatinin de aynı oranda kaymış olması gayet normal ancak kazın ayağı öyle değil maalesef.Vücudun alıştığı belli bi saat var biz geç kalkmakla günümüzü kaydırmakla gece uykumuzdan çalıyoruz.

Bende oluyor sizde de oluyordur muhtemelen uyku bir türlü gelmiyor.Vakit geçirmek için girdiğimiz twitterda uykuya ne güzellemeler ne methiyeler diziyoruz ama yok,fazlasıyla nazlı çıkıyor kendisi gelmek bilmiyor.Çare ne peki ? Çare bende hiç işe yaramasa da koyun saymak olabilir belki ya da kitap okumak.İkisi de uyku getirir derler bende uyku açıyor nedense.Hayır yani tam cinayeti çözecekken nasıl uyuyayım ki ben,yazara hakaret ?! Dinlendirici şarkılar dinlemek olabilir yine aynı şekilde.Bu saydıklarım hepsi bir çözüm ama gerçekte olanı söyleyeyim , elinizde telefon uyuyakalacağınız anı bekleyeceksiniz bi yerden sonra.İşte o kutsal an geldiğinde yani uyku nazlanmayı bırakıp geldiğinde uygun pozisyonu bulup -nasıl yattığınız önemli sonuçta uyku bu bir kez daha kaçırırsanız ikinci şansı vermez - yastığınıza gömülebilirsiniz.

Haydi iyi uykular !! 

14 Ocak 2014 Salı

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi...ilk olarak söylemeliyim ki adı gibi güzel bir kitaptı.Ahmet Ümit'in ilkokuldayken zorunlu olarak okuduğum Masal Masal Içinde kitabından sonra başka kitabını okumamıştım bunun pişmanlığını yaşattı bu kitap bana.Keşke dedim ilkokuldayken tanıdığım bu yazarı okumaya devam etseydim.Okuduğum kitabı da hala aklımda tamamı değil tabi ki ama beni etkilemiş olacak ki unutmamışım.Bu kitaptan sonra yanlışı devam ettirmeden okumak lazım diğer eserleri.

Şimdi taze taze çıkan kitaba gelirsek..Aslında çıkalı oldu biraz okuyayım mı okumayayım mı,kafama uyar mı derken zamanı geçirdik.Ama ne demiş atalarımız geç olsun güç olmasın.Öyle oldu gerçekten de kitapla kavuşmamız uzun sürdü biraz ama 1 günde bitti.Neden bir günde bittiğini soracak olursanız,hızlı okuduğumdan değil.yazar sizi öyle bir sarıp sarmalıyor ki kitabı elimizden bırakmak her dakika zorlaşıyor.Yemek yemek için bile kalkmak istemiyorsunuz o koltuktan.Sanki ara verseniz katilin kim olduğunu başkomiser Nevzat çözecek de haberiniz olmayacakmış gibi geliyor.İşte bu hissiyatı verebilen yazar bir alkışı hakkediyor.Polisiye roman dediğin böyle olmalı.Yabancılar daha başarılı geliyordu ama bizimkiler de boş değilmiş dedirtiyor insana Ahmet Ümit.

Göze çarpan bazı şeyler de yok değil tabi ki.Şahsen Ali komiser diye bir karakter var kitapta gerek sorgu sırasında gerek diğer araştırmalarda komiser Nevzat'tan daha akıllıca sorular soruyordu,yaşı genç olduğundan mı tecrübesizliğinden mi bilinmez daha atikti.Kitapta yardımcısı bu kadar atik iken Başkomiser Nevzat'ın geride kaldığı anları pek anlayamadım açıkçası.Ana karakterin asıl soruları sorduğu ve olayı çözdüğü yardımcısının ise tahmin yürütüp 'yardımcı' sıfatında kaldığı kitaplar varken daha çok piyasada burda yardımcı karakter baş karakterin önüne geçiyordu zaman zaman.Belki de gözüme en çok takılan şey oydu.Bir de kitabı okumayanlar varsa isim vermeyelim katilin sonunda bu kadar çabuk çözüleceğini tahmin etmezdim.Bi anlık bi hisle yapmıştı evet,asıl işi o da değildi ama hiç zorlamadan itiraf etti.Belki o da zorlasa gereksiz uzamış olacaktı son bilemiyorum ama bu kadar kolay bir itirafı beklemiyordum açıkçası.

Bu iki nokta dışında kitaba söyleyecek söz yok.Kesinlikle çok başarılı.Hem Ahmet Ümit gibi bir yazara bu kadar ara verdiğime hem de kitaba bu kadar geç başladığıma pişman oldum.Olsun her şeyden pay çıkartmak lazım.Günümü evde olsam da beyoğlu'ndaymışım gibi o cinayeti çözecek olan ekipten biriymiş gibi  hissetmemi sağlayan bu güzel yazarı okuyun okutturun!



5 Ocak 2014 Pazar

Garfield Olarak Uyanmak

Alarm çalar,gözlerini açarsın o gün için yapman gerekenleri hatırlarsın ve söve söve kalkarsın ama ya o yapılacak işler ertelenebilecek işlerse o zaman ne yaparsın?Aslında sorumluluk sahibi olan insan bugünün işini yarına bırakmaz ama sanırım ben o sorumluluk sahibi insanlardan değilim.Bu sabah tam anlamıyla bir Garfield gibi uyandım ve yataktan kalkamadım hatta hala kalkmış değilim siz düşünün yani.Peki asıl soruya gelelim gözlerini açmış hatta belki artık uyuyamayan bi insan neden yataktan kalkamaz?To be or not to be diye bir laf var ya işte kalkmak ya da kalkmamak işte bütün mesele bu arkadaşlar.Şimdi uykun kaçmış olabilir ama kalkarsan o güzelim uykuya dönme ihtimalini azaltıyorsun,sıfırlıyorsun adeta.O yüzden kalkamıyoruz çünkü bi fırsatı bulsak uykuya döneceğiz ama bi yandan da yapsak iyi olacak işler var önümüzde.En güzeli kalkmamak,eğer uyursak işleri kim yapacak,uyumazsak da uykumuzu tam anlamıyla alamamış olacağız.Yatakta pineklemek ikisi arasında ideal bi durum.Ne uykulu ne de uykusuz.Sizi bilmem ama karnım açlıktan zil çalana kadar belki akşama kadar bu halde kalabilirim ben.Uyandım mı uyandım gerisi o kadar da önemli değil.
Uyku hassas bi konu,o yastığa başını koyduğun an o yumuşaklığı hissedip hemen rüya alemlerine dalabilmeli insan.Ve uyumanın sınırı olmamalı,hatta ceza kanuna gereksiz uykudan uyandıranlar için bi madde eklenmeli kesinlikle.Hazır seçim öncesi böyle bi teklifle gelen partiye de oyumu vereceğimi belirtir hepinize iyi sabahlar dilerim!!